Kayıtlar

Nisan, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Cengiz Aytmatov- Toprak Ana/Beyaz Gemi/Gün Olur Asra Bedel/Cengiz Han'a Küsen Bulut

Resim
Kırgız dev yazarın dili sade ve anlaşılırdır, hiç ağır gelmez. Eserlerinde efsaneleri çağdaş halleriyle işler: "..efsane üzerinde duralım. Bunlar bilindiği gibi bir ulusun anıtı, yaşantının özü, felsefesi ve tarihidir. Bütün bunlar fantastik bir masal biçiminde ifade buluyor. Bunlar, gelecek kuşaklara birer vasiyettir. İnsan, iç dünyasına bir biçim verirken, kendisini çevreleyen doğayı anlatmaya çalıştı, kendini doğanın bir  parçası gördü. Yaşı yüzyılları aşkın Geyik Ana efsanesindeki ahlak anlayışının bugün bile geçerli oluşu beni şaşırttı. İnsanın, ilk kaynaklarından başlayan ve durmadan gelişen iyiliğe doğru akışı, doğaya akıllıca hakim olmak isteyişi, efsanede açıkça görülüyor."(3) Toplumsal mesajlar gönderir: "Bir düşünceye göre sanat, mutluluğu, sevinci, iyimserliği çağırmalıdır. Doğru sanat, insanı derin düşüncelere de sürüklemeli, insanı sarsmalı, insanda acıma duygusu uyandırmalı, kötülüğü protesto etmeli, insanı üzmelidir. Ayrıca hayatın, ayak

Steve McQueen- 12 Years a Slave

Resim
Based on a true story. "[Upon meeting his family again after 12 years] I apologize for my appearance. But I have had a difficult time these past several years." Özgür doğan ancak 33 yaşında kaçırılıp köle edilen ve 12 yıl köle kaldıktan sonra tekrardan özgürlüğüne kavuşan Solomon Northup 'un anılarını yazdığı Twelve Years A Slave kitabının sinemaya uyarlamasıdır. Kitaptan alınan senaryonun tatlı bir akışı olmasa da özellikle yardımcı oyuncular, karakterlerinin hakkını vermişler. Ve özellikle ve sadece bu sahne vurucu ve etkileyici olmuş: Filmle ilgili birkaç ayrıntı: -Yönetmen Steve McQueen özgür doğan fakat sonrasında kaybedip köle olan bir adam hikayesi yazarken karısı Solomon Northups'un biyografisini bulur ve Steve'e verir. Solomon'u daha önceden hiç duymamış olmasına şaşıran Steve, kitabı çekmeye karar verir. "[My wife] found this book called 12 Years a Slave, and I read this book, and I was totally stunned. It was like a bolt comin

Ron Howard- Rush

Resim
Based on a true story.  " Men love women, but even more than that, men love cars." Film,  1975, 1977 ve 1984 Formula1 Dünya Şampiyonu  Niki Lauda ile 1976 Formula1 Dünya Şampiyonu  James Hunt arasındaki amansız rekabetten doğan tatlı dostluğu  Niki Lauda biyografisinden beyaz perdeye aktarmaktadır. Filmi çekerken elden geldiğince gerçeğe sadık kalınmaya çalışılmış. Burada konu ile alakalı ufak bir dosya var. Lauda'nın ifadesiyle: " When I saw it the first time I was impressed. There was no Hollywood changes or things changed a little bit Hollywood-like. It is very accurate. And this really surprised me very positively." (2) Filmde de geçen ropörtajın orjinali: Kazanın orijinal videosu: Filmin en iyi sahnesi: (1)resim: https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEildZ4QR8zoXL_eX5JT45dBDF6P8dBMYPlw0L6DSXkspCPzRLNMQ7Xvd0NnE_BZ6lpjuPi9Mnlu9ito8lw2CsUQK9kW1uOANWxVxcvFrVhtzukVuYLdZdDcypw-UrbcfiFObgVfCWX1SkFM/s1600/Rush

Hakan Günday - AZ

Resim
Askerlikte en büyük kazancım olan kazandığım dostluklardan bir dostumun doğumgünü hediyesi olarak okudum. Kendisi yazarın bütün kitaplarını okudu ve bana yazarın bu kitabını hediye vermeyi uygun görmüş. Kitap, bu hayatın içerisinde düşük bir yüzde ile yer alan gerçeklerin tesadüften fazla bir tesadüfle yollarının kesişmesini anlatıyor: Derdâ ve Derda.  Ve bu gerçekliklerin kahramanları, kitapta yaşadıkları anlatılırken hardcore bir düzeyde olayları yaşarlar: rekor bir erkekle sevişerek çekilen bir porno filmi ve iğneyi ısıtıp mermer boyasıyla parmaklara dövme yaptırma. "Hem on hem bir yaşındaki bir çocuk olarak, bedenindeki tüm gücü ve içindeki tüm masumiyeti harcamıştı." Fakat yaşanan tecrübeler ne kadar uçuk olsa da kahramanlar hakkındaki brifingler gerçek hayattan ayağını kesmiyor ve realitenin gerçek yüzünü çekinmeden gösteriyor: Yatırcalıların yaşadıkları. Ancak eleştirmem gereken bir nokta var ki kitabın ilk sayfalarında doğudaki bir ailenin dramını anlatır

Askerlik

Resim
Bu güzelim memlekette doğan her erkeğin hayatında önündeki en büyük engellerden birisidir askerlik. Askerlik yapmadan bazıları kız vermez, çoğu iş. Askerlik yapmadan gelecek tünelinin sonu daha sislidir, her an gelip alacaklar korkusu duyarsın. Askerliğini bitirmeden ergenlikten adamlığa geçmiş sayılmazsın bu topraklarda. Yeni gelenlerden seni adam yerine koymayacak kadar dengesizleri de görebilirsin. İşimde değişiklik yapmak istiyordum. Hem çalıştığım yerin bu değişikliği bana sağlamamasından dolayı ayrılmak isteğim hem de yaptığım bütün mülakatların ortak sorusuna bir sonraki mülakatta da allam küllam etmemek için askere gitmeye karar verdim. Allah nasip etti, kısa dönem er olarak Malatya'ya gidip 6 ay sonunda çavuş olarak döndüm. Askere gitmeden evvel "sen yapamazsın, sen edemezsin, sana göre değil, şöyle böyle" şeklinde şevk kırıcı bir çok söz duyarsınız. Sanki sizden önce gidenler sizden çok daha iyiydi... Herkes askerlik yapabilir. Askerlik, askere gidene