Yılmaz Erdoğan - Kayıp Kentin Yakışıklısı/Anladım/Sahiler Düş Düşler Sahi
YAŞAYABİLME İHTİMALİ
"saçımızı ıslatmayı fiyaka biliriz.
limonla!
tespih yaparız,
düş kırıklarından.."
"aşk şakasını kaldırır mı insan,
çocuk olmasa..."
"böyle zamansız güneşli,
umulmadık mavi günlerde
bir bekleme salonu yalnızlığına
bürünüyorum..."
"GÜLÜŞÜN
gülüşünde bir mana var
saklayamazsın
sarılışında ne düşler
ne düşükler
sakınamazsın
aynı yolları,
kimsesiz mekanları
birlikte özleme hasreti..
yalnızlığımın dert ortağı gastrit..
gülüşünde bir mana var
saklayamazsın
bütün iç savaşlarda
rehin alındı bu yürek
kandıramazsın
hangi çekilişin
büyük ikramiyesi bu,
en uzak sevişmelerin
yeni yetme utancı
lakin aşk
biraz da utanmaktır yaşamaktan....
sakınamazsın...
yeni yetmelik işine gelince
o zaten hepimizin gizli öznesi
Türkçe'de var
bazı dillerde yok
gülüşünde bir mana var
saklayamazsın
kime niyet kime felaket bu aşk
anlayamazsın
ödümüz patlıyor acı çekmekten
oysa
biraz da acıdır
aşkın mayası....
kaçınamazsın..
gülüşündeki manayı saklayamazsın
tutunacak verimiz yok
resmi tutanaklarda
gülüşünde bin yıllık hasret var
saklayamazsın
.........................................
bu yazık karşılaşmanın
alnımıza çakılıyor anafikri:
aşka cesaretimiz yoksa
başka zaman görüşürüz! "
HEPSİ BU
HEPSİ BU
'şair burada yaşadığı kenti çöle benziyor'da
bahsedilen şair olurum!"
"gülüşüm sivas yangını
ağlarsam kızma...
ölmek bile
yakışıyor bazı adama..."
"KARDİYOLOJİ
kalbim bir etten organ sadece
kalbim yüreğim olur,
sen gelince....
bizi bilirsin"
"her tanışmada
bir 'memnun oldum' öldüren
devrik katillerdik hepimiz"
"Şimdi sana söylenecek tek cümle:
Bende sana yetecek kadar ben kalmadı..."
Erdoğan, Yılmaz, "Kayıp Kentin Yakışıklısı", Sel Yayıncılık, Mart 2009, İstanbul
"anladım ki ağaçlar
toprağa acı verdikçe büyüyorlar
...
anladım
kimseye acı vermeden
büyünmüyor"
güzel güzler yaşamadın
bensiz kasımlar geçti üstünden"
ve yaralar hiçbir zaman iyileşmez teninde"
"bazı salak kuşlar
konduğu pencerelere tutsak
yalan yanlış konmalara zemin
haki yeşil bir yaz"
Erdoğan, Yılmaz, "Anladım", Sel Yayıncılık, Mayıs 2014, İstanbul
"beni bırakın
ben meçhul oldum
gizli özneyim
vatansız cümlelerde"
Erdoğan, Yılmaz, "Sahiler Düş Düşler Sahi", Sel Yayıncılık, Mart 2010, İstanbul
SON DURAK
toprağa acı verdikçe büyüyorlar
...
anladım
kimseye acı vermeden
büyünmüyor"
"şiir bir sezdirmedir diyor
lamsız an'lar için
...
adını soruyorlar
adını söylemiyor
birazda susmaktır diyor
şiirimi okumak"
bu kadar güzel değildi güzel"
"çünkü benim sessizliğimde
senin de susuşun var."
"sen güzel olmadan öncebu kadar güzel değildi güzel"
"DEPO ÇAVUŞU KONYALI MUSTAFA'NIN ŞİİRİ
ağbi, dedi
bir söz var,
dilimle yüreğim arasına sıkışmış
belki on yıl belki on beş
gider gelir
usumun uslanmyan yerlerine,
bir şiirinde, dedi
yazarsan, dedi
çok makbule geçer
belki makbul saymayacağın bu isteğim,
yazarsan eğer, dedi
şöyle kocaman harflerle:
İSYANLARDAYIM diye
kepime yazdiğim gibi şöyle,
o kepi hep çıkarırız
ne zaman ismin anılsa hanemizde...
olur dedim be çavuşum,
yazarız...
şiir dediğin kimin içindir mustafa?"
YAĞMUR YAĞDIKÇA
"sen sen olalıYAĞMUR YAĞDIKÇA
güzel güzler yaşamadın
bensiz kasımlar geçti üstünden"
"dünyanın en kalabalık yalnızıyım"
"içtikçe
cam kırıklarına basıyorum hayatımın
yeniliyorum
galip gelen yerlerimi seninle"
"UYURUYANIK
sana uykular taşıyacağım deliksiz
süslü kahvaltılar gibi
kahvaltısız sabahlar
seni uyandırmanın en güzel yolunu bulup
kıyamayacağım uyandırmaya
kimse görmüş değil henüz
bir meleğin nasıl uyuduğunu ama
hâlâ benzetiriz
bir meleği
bir güzelin uykusuna
ama sen melekler gibi uyuma
melekler gibi uyan
tam da çağla zamanında baharın
gözünün sürmesini yüreğime akıtman
bir uykunun en güzel yanı
seninle uyanmaktır
senden uzak bir uykuyla
kandıramıyorum hiçbir geceyi."
"sevmek bizatihi yaralanmaktırve yaralar hiçbir zaman iyileşmez teninde"
"gereğinden ziyade güzelsin zaten aklımı çelme"
BİR NEVİ 33 YAŞ ŞİİRİ
konduğu pencerelere tutsak
yalan yanlış konmalara zemin
haki yeşil bir yaz"
"ne zaman ıslak bir aşk düşünsem
içime saçların düşer
bir iç'e bir saç nasıl düşer bilmem
bilsem zaten şiir yazmam"
"en güzel kar insanın çocukluğunda yağandır. pencereye yüzümü dayar dua ederdim, kar yağsın, durmasın, tutsun, rütbe düşüp yağmur olmasın diye."Erdoğan, Yılmaz, "Anladım", Sel Yayıncılık, Mayıs 2014, İstanbul
"beni bırakın
ben meçhul oldum
gizli özneyim
vatansız cümlelerde"
"DUYURU
Sefil bir nazara geldim nargile içinde duman
Baharsız sevişme edasındayım kimsesiz
İzah edemiyor durumumu hiçbir argüman
Ya bitir bu gelişmeyi kökünden
Ya da kısa dalga birşeyler çalınsın
Yine eskisi gibi radyolarda
Hani megahertz filan bazı sırlar veriyordu
Metalik sesleri ve bordroları olan saygın adamlar.
Aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde
El tutmak yol açıyor diye hesapsız susmalara
Kaldırdık tüm tutuşmaları
Yasak kelime oyunu yapmak
Yalan söylemek mecburi
Ve serbest ayyuka çıkmak
Artık yağmur sonraları toprak kokmak yasak
Tomurcuklanmak günah
Ve bir insan gözü yüzünden yüz gün art arda uyumamak
Kimse ölmesin diye kimsenin aklında
Her sevdalı verdiği sözü geri alacak
Güneşi, ayı hatta hiçbir tabiat olayı
Şahit gösterilmeyecek hiçbir sevdaya
Ne deniyorsa ona atacak kalp
Ve süresi yirmidört saate çıkarılacak
Meskûn mahalde ağlamanın...
'Ne verdin de ne istiyorsun' yazacak ilkokul fişlerinde
Ve her gün
Her sevişmede
Veresiye değil
Peşin satan kazanacak.
"düştüm.
düşmüşüm,
acısını çekmeye üşenmişim üstelik."
SEVGİLİM, YOKSA SEVGİLİM OLMAYABİLİR MİSİN?
"yoksa saki aşk,
sahilerin düş,
düşlerin sahileşmesi midir?"
ANKARA
"sana şiir yazmayacağım.
işlemeyeceğim gidişinin kenarına
edebi sular,
uykusuzluk ırsi, senlen alakası yok."
Erdoğan, Yılmaz, "Sahiler Düş Düşler Sahi", Sel Yayıncılık, Mart 2010, İstanbul
Yorumlar
Yorum Gönder
teşekkürler, thanks, danke, gracias :)