Mad Men/Season One

Madmen; 20 yüzyılın ortalarındaki Amerika’nın reklam sektöründe yer alanların hikâyesi. Başlığın hikayesi:
“A term coined in the late 1950’s to describe the advertising executives of Madison Avenue. They coined it.”
Başkarakterimiz Don Draper, eski kimliği ile Dick Withman’dır. Mutsuz bir çocukluk geçiren ve evden uzaklaşmak için gönüllü olarak Kore’deki savaşa katılan Don, savaş sonrası reklam sektöründe yer alır. İki çocuk babası evli bir adamdır. Fakat karısından başka daima hayatında bir başka güzel kadın daha yer alır. Dizi süresinde Don işi, iş arkadaşları, ailesi ve çevresinde kalan diğerleriyle ilişkileri perdeye aktarılmaktadır. Bu sayede dizinin yansıttığı zamanının Amerikan ailesini ve ilişkilerini anlatılmaktadır. Ayrıca zamanının önemli olaylarına da atıflarda bulunmaktadır. Daha da önemlisi her bölüm sonunda bir country müzik yer alır.

Değinmeden geçemeyeceğim; dizide en fazla gördüğüm hata açı hatası. Kamera sahneyi bir yönden çektikten hemen sonra başka bir yöne geçtiğinde bol bol uyumsuzluklar oluyor. Örneğin aşağıdaki resimlerden ilkinden hemen sonra sonraki kare geliyor fakat Pete Campbell'in çene açısı değişmektedir:


Birinci sezon sonunda geri kalan alıntılar:
“You're burn alone and you die along and this world just drop a bunch of rules on top of you to make you forget these facts. but I never forget. I'm living like there's no tomorrow, because there isn't one.”
“But I am not a woman. And I think it behooves any man to toss all female troubles into the hands of a stranger.”
“+I cant decide if you have everything or nothing.
-I am living moment. Nothing is everything.”
“-It's nice the way you handled that. It's hard to get caught in a lie.
+It wasn't a lie, it was ineptitude with insufficient cover.”
“Clients come and go, Campell. Sometimes it is best to rid them up of their unrealistic expectations.”
“The day you sign a a client is the day you start losing him.”
“Being with a client is like being in a marriage. sometimes you get into for the wrong reasons, and eventually they hit you in the face.”
“If advertisement is good, people think it never works.”
“Don, fire him if you want. But I'd keep an eye on him. One never knows how loyalty is born.”

Akılda kalan sahne ise;


Technology is a glittering lure, but there is the rare occasion when the public can be engaged on a level beyond flash. If they have a sentimental bond with the product. My first job I was in-house at a fur company. This old pro copy writer. A Greek named Teddy. And Teddy told me the most important idea in advertising is "new." It creates an itch. You simply put your product in there as a kind of calamine lotion. But he also talked about a deeper bond to a product. Nostalgia. It's delicate but potent. Switch it on...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dostoyevski -İnsancıklar

Rainer Maria Rilke - Dua Saatleri Kitabı/Duino Ağıtları/Bütün Şiirlerinden Seçmeler/Malte Laurids Brigge'nin Notları + Cahit Zarifoğlu - Rilke'nin Romanında Motifler

Ahmet Erhan - Alacakaranlıktaki Ülke/Ölüm Nedeni Bilinmiyor/Ne Balık Ne De Kuş