Kayıtlar

Ekim, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Abant Gezisi Üzerine

Resim
Bayram tatili bahanesiyle bir yerlere gitmeyi düşünüyordum. Fırsattan istifade, Hırvatistan AB'ye girmeden vizesiz gitmeyi çok istiyordum fakat olumsuz faktörler araya girince vazgeçmek zorunda kaldım. Tatilde İstanbul'a gidince Mahmut arkadaş beraber Abant'a gitmeyi önerdi. Madem öyle,  yine Mahmut arkadaşın ayarladığı arabamızla  vurduk kendimizi yollara. Madem altımızda bir araba vardı, biraz da olsa etrafı geze geze gidelim dedik. Sapanca Gölüne uğradık. Gölün üzerinde dolaşabileceğimiz bisikletler vardı fakat eski bir tecrübemden dolayı ben binmek istemeyince arkadaşlar da ben binmez isem onlar da binmeyeceklerini söylediler, ben de binmedim, bu yüzden onalr da binemedi. Daha başka çok birşey yapamadık, bakındık, etrafında gezindik, ve çay/oraletimizi içtik.(bana da garip geldi de konu aralarına en az bir resim koyma isteğiyle aşağıdaki resmi koyuyorum :) ) Sonrasında yolumuza devam eder iken  Mahmut arkadaşın önerisiyle yol üzerinde Tokad-i Hayrettin hazr

Amok Koşucusu'ndan Notlar

Resim
"Mumların alevleri kıvrıldı, bedenleri sıcacıkken soğuk suya adım atan insanlar gibi titreyerek karanlığa değdi, geri çekildi, yeniden uzandı, sonunda şamdanın üstünde titrek bir ışık bulutu kümelendi, halka halka genişleyerek tavana kadar yükseldi." ". ..ve sonunda, en sonunda, onca zaman sonra, tekrar yaşadığını, hayatta olduğunu bilmek. Bu bir saniyelik yaşamanın bedelinin ölüm olması hiç de fazla sayılmazdı. " "-Amok'un ne olduğunu biliyor musunuz? +Amok mu?.. Galiba hatırlıyorum... Malezyalılarda görülen bir tür sarhoşluk.. -Sarhoşluktan öte bu... çılgınlık, insanın öfkeden gözünün dönmesi... insanın korkunç, delice bir saplantıya kapılması, öyle ki hiçbir biçimde alkol zehirlenmesiyle kıyaslanamaz... İklimle bir bağlantısı var bunun, sinirlerin üzerinde fırtına gibi baskı yapan ve sonunda patlama noktasına getiren o boğucu, yoğun havayla... İşte Amok... evet Amok, şöyle oluyor: Bir Malezyalı, herhangi bir sıradan, kendi halinde adam içkisini

Nigthcall -Kavinsky

Resim
I'm giving you a night call to tell you how I feel I want to drive you through the night, down the hills I'm gonna tell you something you don't want to hear I'm gonna show you where it's dark, but have no fear There's something inside you It's hard to explain They're talking about you boy But you're still the same There's something inside you It's hard to explain They're talking about you boy But you're still the same I'm giving you a night call to tell you how I feel I want to drive you through the night, down the hills I'm gonna tell you something you don't want to hear I'm gonna show you where it's dark, but have no fear There's something inside you It's hard to explain They're talking about you boy But you're still the same There's something inside you It's hard to explain They're talking about you boy But you're s

Positive Action-Positive Thinking

Resim
An inspiring video on TED about acting positively not could but would change the ways of your thoughts and feelings; " And so I want to say to you, don't fake it till you make it. Fake it till you become it. You know? It's not - Do it enough until you actually become it and internalize. The last thing I'm going to leave you with is this. Tiny tweaks can lead to big changes. So this is two minutes. Two minutes, two minutes, two minutes. Before you go into the next stressful evaluative situation, for two minutes, try doing this, in the elevator, in a bathroom stall, at your desk behind closed doors. That's what you want to do. Configure your brain to cope the best in that situation. Get your testosterone up. Get your cortisol down. Don't leave that situation feeling like, oh, I didn't show them who I am. Leave that situation feeling like, oh, I really feel like I got to say who I am and show who I am." And an article on The Guardian over close

Bir Kadının Yaşamından 24 Saat'ten Not

Resim
“Kibirle, şımarıkça, ruh, fikir, duygu dediğimiz, ıstırap dediğimiz şeylerin aslında ne kadar da zayıf, zavallı, acı veren şeyler olduğunu korkuyla hissediyorum, çünkü bunlar en üst düzeyde bile olsa acı çeken, kıvranan insan bedenini tamamen yok edemiyor, çünkü böyle anlarda dahi insan üzerinde yıldırım düşen bir ağaç gibi yere yığılmak yerine, damarlarındaki kan akmaya devam ediyor… Fakat biraz önce dediğim gibi, tüm acılar korkaktır, kendisinden daha güçlü olan yaşama isteği karşısında geri çekilir, çünkü bedenimizin her hücresinde yerleşmiş olan yaşama isteği, ruhumuzdaki ölüm tutkusundan çok daha güçlüdür.” Zweig, Stefan, “ BirKadının Yaşamından 24 Saat ” , Can  Yayınları , Mart 2012, İstanbul. Çev. Gülperi Sert resim kaynak

Macellan: Bir İnsan Bir Yaşam Üzerine

Resim
Alışagelmediğimiz bir Stefan Zweig ile karşılaşırız; lafı uzatan, aynı ifadeleri tekrar edip duran, sayfa doldurma telaşına düşmüş görünen, konuşma tonunda yazan, basit ifadeler kullanan, muhabbet ifadeleri tercih eden… Kitabı okudukça insanın artan merakı sonucu okumak daha da zorlaşıyor. Anlatılanlar ilgi çekici ve insan bir an önce olacak olana ulaşmak istiyor fakat sözün gereksizce fazlaca uzun uzatılmasından dolayı canını sıkıyor, moralini bozuyor, akıcılığını kaybediyor. Hiç Eramus’da Monteigne’de Amerigo’da Satranç’da gördüğümüz Zweig değil. Sanki eklemeler var. Bildiğimiz Zweig gibi satır aralarında tespitler ve analizler yer alıyor fakat diğer Zweig tespitin ardından lafı uzatmadan tespite uygun düşen durumu dile getirir ve akıcı bir hava yaratırdı. Fakat burada tespitin hemen akabinde tespit tekrarlanıyor, durum uzatılarak ve genişletilerek ki bu meselenin dağılmasına sebep oluyor anlatılıyor.    Hiç yapmadığı şekilde tespitleri için yer kazıyor, ayarlamalar ve ayn

Bonnie And Clyde Üzerine

Resim
Film bittiğinde Bonnie ile Clyde ikilisi, izleyicinin aklında bir efsane olarak kalır ve bunda son sahnenin önemli bir payının olduğunu düşünüyorum. Sahneyi geri alalım: Fİlm boyunca edindiğimiz izlenimler sonucunda Clyde, banka soygununda aniden silahına sarılan polisin şapkasını uçurabilecek kadar iyi bir silah kullanıcıdır, bankayı soyarken çiftçiye parasını almasını söyleyecek kadar halk taraftarıdır, yaralanmasının ardından C.W. Moss’un karşılaştığı yoksulların bir şeyler verme telaşına düşmesiyle anlarız ki halk tarafından benimsenmiş ve sevilmiştir,  “a lover boy” olmamasına rağmen Bonnie’nin zengin olmayan biricik sevgilisi olmuştur ve ikisi birlikte iyi bir ikili olmuştur.  Bonnie ise, filmde öğrendiğimiz yazdıklarıyla “The Barrow Gang”e efsanelik havası verir, haklılık resmi kazandırır, sempatiyle bakılmasını sağlar; kısacası Clyde’ın da dediği gibi; “You know what you’ve done there? You told my story. You told my whole story right there. One time I told you I was gonn

Amerigo: Tarihsel Bir Yanlışlığın Hikayesi'nden Notlar

Resim
Sarazen: Ortaçağ’da Batılıların Müslüman halklar için kullandığı ad. America: Latin dillerinde kıta adlarının tanım edatları dişidir. Bu nedenle Waldseemüller’in de belirttiği gibi, yeni kıtayı adlandırırken eril bir isim olan Amerigo’nun dişil karşılığı olarak America kullanılmıştır. Deus ex machina: Konudaki düğümü çözmek içim oyuna bir tanrının sokulması: bir bunalımı çözmek için dışarıdan müdahale. “Dünyevi cennet diye bir yer varsa buradan uzak olmamalıdır,” şeklindeki sözleriyle Vesputius [Amerigo Vespucci], “çağının en gizemli umutlarından birini de farkında olmaksızın anımsatmış olur. Kilise Babaları (büyük Hristiyan bilginler), özellikle de Yunan teologları çok uzun zaman önce Tanrı’nın Âdem’in işlediği ilk günahın ardından Cennet’i büsbütün yok etmediği, onu sadece ‘karşı dünya’ya, insanların ulaşamayacağı bir yere kaydırdığı savını ortaya atmıştır. Mistik teolojiye göre bu ‘karşı dünya’, okyanusun ötesinde, yani ölümlülerin geçemeyeceği bir bölgenin