Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tomris Uyar: Dizboyu Papatyalar/Yürekte Bukağı/Yaza Yolculuk/Otuzların Kadını/Aramızdaki Şey

Resim
"İlk romanın genellikle özgeçmişe dönük bir ürün olduğuna inanılır. Oysa özgeçmiş, yazarın bugününü, yarınını yönlendiren kısacık bir başlangıç noktası değil midir yalnızca? Uzarsa kimi ilgilendirir? Kendimizi temize çıkarmak ya da hırpalayıp ezmek adına, genel akış içinde seçtiğimiz bir noktada durdurabilir miyiz yaşamı, dondurabilir miyiz? İlk roman yazılmadan ikincisinin yazılmaması da doğal. Ver elini öykü öyleyse, dinmeyen devingenlik..." Birazcık şairlerimizle ilgilenenin Tomris Uyar'ı duymama ihtimali yoktur. Bir değil birden fazla şair adam bu kadına aşık olduğunu öğrendiğinde insanda istemsizce bu kadını tanıma merakı oluşuyor. Ve bu sebepten ötürü yazdığı öykülerin bir kısmını okumaya karar verdim. Öykülerinde verdiği izlenimde Tomris Uyar, özgür bir kadın, bu hayatta eğlenmek ve istediğini yapabilmek istiyor. Yabancı bir kelimenin kolay kolay giremediği pırıl pırıl Türkçesi ile belki kendi yaşadıklarının yansımalarını anlatıyor.. Öyküler, gizliden yaşa

Muzaffer Tayyip Uslu - Ben Öldükten Sonra

Resim
Diyecekler ki arkamdan Ben öldükten sonra O, yalnız şiir yazardı Ve yağmurlu gecelerde Elleri cebinde gezerdi Yazık diyecek Hatıra defterimi okuyan Ne talihsiz adammış İmanı gevremiş parasızlıktan Muzaffer Tayyip Uslu

Edgar Allan Poe: Kuyu ve Sarkaç Seçme Öyküler

Resim
"Onu daha yakından tanıdıkça, karanlığı doğal bir özellikmiş gibi maddi manevi alemin her parçasına bitmek tükenmek bilmez bir kasvetle yağdıran bir ruhu neşelendirmeye çalışmanın faydasızlığını çok acı bir şekilde anlamıştım." Kitap, Edgar Allan Poe 'nin 13 öyküsünden oluşur. En sondaki bir nevi düşünce yazısı hariç, 12 öykünün her biri gotik bir içerisinde ve en az bir ölüm barındırmaktadır.  En sondaki  Maelzel'in Satranç Oyuncusu , 18.yy'daki bir satranç makinasının nasıl çalıştığına yönelik olarak analiz yazısıdır.  Kitap, okurken şunu düşündürdü: Karanlıkta aydınlığı bulamazsın ve ışığı yakalayamazsın. Şahsi fikrim, bu şekilde insanın içini karanlığa gömen, hiçbir şekilde size güneş yüzü göstermeyen, geriye hafakanlar basmış tadı bırakan kitaplarla hayatınızı daha iyi yaşanacak hale getiremezsiniz. Evet, hayat toz pembe değil, hep kelebekler uçmuyor. Şu kısacık hayatta keyfini çıkararak yaşayabildiğimiz her saniye insanın kârınadır..  Kitapta yer alan

Ursula K. Le Guin: Mülksüzler/Karanlığın Sol Eli

Resim
"Bir romancının işi yalan söylemektir." "Eğer bir şeyi bütün olarak görebilirsen, dedi, hep güzelmiş gibi görünür. Gezegenler, yaşamlar... Ama yakından bakıldığında bir dünya yalnızca toz ve kayadan oluşur... Dünyanın ne kadar güzel olduğunu görmenin yolu, onu ay gibi görmekten geçiyor. Yaşamın ne güzel olduğunu görmenin yolu ölümün bakış açısından bakmaktan geçiyor." Güzel bir insanın tavsiyesi ile bu iki kitabı okumaya karar verdim.  Ursula K. Le Guin , bir ütopya veya bir distopya yazmıyor, bir ideolojiyi kovalamıyor, fikri dayatmıyor; sadece bakabileceğiniz farklı açılar sunuyordu: "Bir duvar vardı. Önemli görünmüyordu. Kesilmemiş taşlardan örülmüş, kabaca sıvanmıştı; erişkin biri üzerinden uzanıp bakabilir, bir çocuk bile üzerine tırmanabilirdi. Yolla kesiştiği yerde bir kapısı yoktu; orada yerin geometrisine indirgeniyordu: bir çizgiye, bir sınır düşüncesine. Ama düşünce gerçekti. Önemliydi. Yedi kuşak boyunca dünyada o duvardan daha önemli