Ricoldus de Monte Crucis: Doğu Seyahatnamesi
13.yüzyılın sonlarında Papa, Dominikan Tarikatı'ndan keşişimizi doğuya gönderir. Keşişimiz de bir yandan verilen görevi yapmak için Doğu Anadolu, Azerbeycan, İran, Irak, Suriye, Lübnan ve İsrail'de kilise kilise gezerken bir yandan da gördüğü topluluklar ve manzaralarla ilgili notlar alır. İşte 95 sayfalık kitabımız, bu notlardan oluşur. Bu gezi sırasında İlhanlı sarayına konuk olduğundan Tatarlar ile Bağdat'ta uzun kalışından ötürü Müslümanlar kısımları, diğerlerine göre daha uzun başlıklardır.
Kitaptan öğrendiğimiz kadarıyla keşişimizin gezdiği yerlerde, çeşitli tarikatlara (Yakubiler, Maruniler, Nasturiler, Sabiiler) bağlı olarak yaşayan ciddi manada Hıristiyan nüfusu vardır. 1290lı yıllarda Bağdat'ta 200binden fazla Müslüman yaşadığından bahsetmektedir. Yolu üzerinde Haşhaşilere, Türkmenlere ve Kürtlere de denk gelmiştir.
"Müslümanların yıkmayıp, hayvanları için ahır olarak kullandığı bir kilisenin haline ağlayıp hayıflandık ve bir süre burada yolculuğa ara vererek Magdalalı Meryem için İncil'den pasajlar okuduk."
"Celile'deki tüm gittiğimiz yerler akıllarımızda yer etti, her yerde bu toprakları huzur ve sükun içinde ellerinde tutan Müslümanların izleri vardı."
"Kendimizi, Muhammed'in (sav) yasasına tabi olan ve genelde köstebek gibi yer altında yaşayan barbar Müslüman Türkmenler arasında bulduk."
"(Türkmenler) Bunlar, bilhassa kadınları son derece korkunç ve kuvvetlidir."
"(Tatarlar) Her şeyin kendilerine verildiğini, dünyanın hakiki efendilerinin onlar olduğunu, Tanrı'nın dünyayı yalnızca onlar için, hükmetmeleri ve zevk almaları için yarattığını söylerler. Yine derler ki, gökteki kuşlar insanlara, Tatarların dünyanın efendisi olduğunu, tüm dünyanın kendilerine haraç ödemesi ve vergi vermesi gerektiğini haber uçurmuştur. Yine derler ki, gökte uçan kuşlar, bozkırdaki hayvanlar yalnızca imparatorlarının inayetiyle yaşayıp yiyip içebilmektedir."
"(Tatarların) Kendileri, Gog ve Magog'dan (Yecüc ve Mecüc) türediklerini söylerler. Ve kendilerine Magogoli sözcüğünün bozulmuş hali olan Mogoli derler."
"(Tatarlar) Hıristiyanlar haricinde, erkek, kadın, çocuk, yaşlı demeden kılıçtan geçirip, kimsenin canını bağışlamadılar."
"(Tatarlar) Ancak karşılaştıkları Müslümanlardan, Müslümanların Tanrı'nın seçilmiş halkı olduğunu, Kuran'a ve Mühammed'in (sav) dualarına göre sadece Müslümanların ve yasalarına riayet edenlerin kurtulacağını duyduklarında ve Müslümanlığın ifa etmesi ile inanması kolay, neredeyse hiç zahmetsiz bir din olduğunu görünce iman ettiler ve Müslüman olmaya başladılar."
"Tebriz'den güneye inerek, kötü ve gaddarlıkta ziyaret ettiğimiz barbar ulusların hepsini gölgede bırakan cani ve kuduruk Kürt halkının yaşadığı topraklara vardık."
"Kürtler arasında, cinayet, soygunculuk ve hıyanet olmak üzere üç günah yaygındır. Bu sebeple katiyen hiç kimse onların verdiği sözlere ve ettikleri yeminlere güvenemez."
"(Müslümanları kastederek) ve böyle sapkın bir inançtan böyle faziletler ortaya çıkmış olmasına hayret ettik."
"(Müslümanlarda) Ayrıca hayırsever kişiler ruhlarının mahpus kalmaması için, vasiyetlerinde sokaktaki köpeklerin Allah rızasına beslenmesi için para bırakırlar... Eğer köpeklerin bakımı için miras bırakılan para yetmezse şehirdekilerden sadaka toplarlar ve köpekler arasında pay ederler. Ayrıca nehirdeki kuşların beslenmesi için sadaka olarak bolca ekmek verirler."
Ricoldus de Monte Crucis, “Doğu Seyahatnamesi, Bir Dominikan Keşişin Anadolu ve Ortadoğu Yolculuğu”, Kronik Kitap, Temmuz 2018, Çev. Ahmet Deniz Altunbaş
Mezkûr Türklerin yaşadıkları yer neresi acaba?
YanıtlaSil