Hasan Ali Toptaş - Bin Hüzünlü Haz/Kuşlar Yasına Gider


"Dediğine bakılırsa," dedim, "o adamların arasında adamakıllı kirlenip kim olduğunu anlamak istiyor." "Kendini arıyor yani?" "Galiba." "Sen de kalkmış, onu arıyorsun?" "Evet..."

Benim aradığım Alaaddin, suçtan arınmışlığından tedirgin olacak kadar suçsuz birisi.

"Hayat nedir diye sorarsan, bilmiyorum evlat," der emin bir sesle, "sormazsan, biliyorum..."



Ne alakası var yahu, dedi Cavit.
Hİddetlenmişti Zübeyir, burnundan soluyordu.
Var, dedi Cavit'e dönerek; vurduğunda bağırıp çağırır yahut herhangi bir ses çıkarırsan, yarası ne kadar ağır olursa olsun, sese tutunup ayağa kalkar domuz, imkanı yok ölmez! O yere yıkıldı mı sessiz olacaksın bu yüzden, gıkını bile çıkarmayacaksın.
Allah Allah, dedi Vakkas Dayım, ben hiç duymamıştım bunu.
Öyledir, dedi Zübeyir; bazı canlıları yara öldürmüyor, muhatapsız kalmak öldürüyor.

Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dostoyevski -İnsancıklar

Rainer Maria Rilke - Dua Saatleri Kitabı/Duino Ağıtları/Bütün Şiirlerinden Seçmeler/Malte Laurids Brigge'nin Notları + Cahit Zarifoğlu - Rilke'nin Romanında Motifler

Ahmet Erhan - Alacakaranlıktaki Ülke/Ölüm Nedeni Bilinmiyor/Ne Balık Ne De Kuş