Amasya: Sultan'ın Geçtiği Diyar

Amasya; içinden geçerken "Şehzadeler Şehri" tabelasını her görüşümde gitmek istediğim yer. Hele de bir Sultan geçecekse şahit olmak isterdim. Tarihe mal olmuş şehir. Tarihin ilk coğrafyacısı kabul edilen Strabon'un doğduğu ve kitabında Amassesia diye bahsettiği, tarihin değişik seyirlerinde Amacia şeklinde de bahsedilen, en son Türkler fethettikten sonra Türkçe okunuşuyla Amasya diye kalan kent.
Amasya'da 99 evliya bulunduğu, bir tane daha olsa Kâbe kadar kutsal olacağı rivayet edilir:
"bir çok evliyadan birinden 'ser çoban dede' den bahsetmek istiyorum...
ser çoban dede'nin hikayesini anlatayım;
o bir çoban, koyunlarını otlatan iyi huylu bir insan.
bir gün sürüden bir koyun kaçıyor.
onu yakalayabilmek için şu anda evliyanın bulunduğu oldukça büyük tepeyi 7 kere dolanmak zorunda kalıyor.
yakaladığında da koyunu alnından öpüp "beni çok yordun be mübarek" diyor.
anlatılanlar böyle ve o andan sonra ermiş kişi olduğu söyleniyor.
mezarı o tepenin üzerinde inşa edilmiş mütavazı bir türbede.
ziyarete açık ve haftasonları çevre illerden gruplarla insanlar gelir, adaklar kesilir, dağıtılır." 
kaynak: ekşisozluk
İstanbul'dan yaklaşık 10 saatlik yol sonrasında Amasya Otogar'dasınız. Ankara dışında her Anadolu şehrinde olduğu kadar büyüklükte küçük bir otogar. Geldiğiniz firmanın servisini kullanarak şehir merkezine 10 dakikada varabilirsiniz. Başlangıç noktasını Bimarhane veya Saat Kulesi alarak Gök Medrese'ye kadar Yeşilırmak boyu yürürken ara ara Kız Sarayı'na, Burmalı Minare Camii'ne, Beyazıd Külliyesi'ne ve Gök Medrese'ye uğrayarak şehrin tarihi havasını derin derin soluyabilirsiniz. Hatuniye Mahallesi'nde eski Osmanlı evlerini yeni restorasyon şekilleriyle birlikte Arnavut kaldırımlı köy yolunu andıran daracık sokaklardan yürüyerek seyredersiniz. Burada şehirde görülmesi gereken eserler harita üzerinde işaretlenmiş, işinize yarayabilir.
Yemek yiyeceğiniz noktaları şehrin arasına sıkıştığı dağların yüksek yamaçlarında yer alan Kızlar Sarayı Kafe veya Ali Kaya Restaurant seçerseniz kaleye çıkmadan şehri kuş bakışı da görmüş olursunuz. Özellikle nehir boyu yürürken sizi kimsenin rahatsız etmemesi, esnafın bağırıp çağırmaması, yayalar için yol olduğu kadar bisiklet için de yol olduğunun farkına varılması sizi fazlasıyla mutlu edecektir. Bir kerelikten daha fazla sefer kaçamak yapılacak bir şehir.
Şimdiye kadar birçok Anadolu şehrine gittim; İzmir, Isparta, Bursa, Kayseri, Trabzon, Ankara, Manisa, Bayburt, Rize, Malatya.. Ama hiçbiri bana bu kadar sıcak gelmemişti. Ve hiçbirinde geçirdiğimde dakikaları bu kadar özlemeyeceğim. Her daim çıkartmadan takılan bileklik kadar hafızalarda ömür boyu hatırlanacak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dostoyevski -İnsancıklar

Rainer Maria Rilke - Dua Saatleri Kitabı/Duino Ağıtları/Bütün Şiirlerinden Seçmeler/Malte Laurids Brigge'nin Notları + Cahit Zarifoğlu - Rilke'nin Romanında Motifler

Ahmet Erhan - Alacakaranlıktaki Ülke/Ölüm Nedeni Bilinmiyor/Ne Balık Ne De Kuş