Rusya - Moskova ve St.Petersburg

İşten iki gün izin alınca 29 Ekim dahil beş günlük bir gezi için zaman açıldı. Fırsattan istifade edip vizesiz giriş yapabileceğimiz ve Puşkin, Gogol, Tolstoy ve özellikle Dostoyevski ile sokaklarında dolanıp insanlarıyla tanıştığım, Ekim Devrimi, Leningrad Kuşatması ve Soğuk Savaş tarihiyle sokak ve meydanlarını merak ettiğim Rusya'nın yolunu üç arkadaş tuttuk. Yaklaşık dört saatlik bir yolculuk sonrası uçağımız Moskova'ya indi. Moskova'da iki gün kaldıktan sonra gece treniyle dokuz saatlik yolculuk yapıp Saint Petersburg'a geçtik. İki gün de orada kaldıktan sonra yine aynı trenle Moskova'ya dönüp uçağımızı bekledik. Sadece şehri gezmenin tadını doyasıya çıkarmak için her iki şehirde de ikişer gün ayırmak ideal. Eğer daha fazla şey yapmak, daha çok insanlarıyla etkileşim yaşamak isterseniz süreyi uzatabilirsiniz.
Gitmeden önce Moskova ve St. Petersburg hakkında bayağı bi gezi yazısı okudum. Ancak hiç de anlatıldığı gibi öyle yardımcı olmaya çalışmayan ve kaba insanlarla ben karşılaşmadım. Sabahın soğuğunda bir hosteli işleten Rus, kalkıp bizi rezervasyon yaptığımız hostelin kapısına kadar götürdü.
Kil alfabesini sökmek zorunda da değilsiniz. Olursa daha rahat olursunuz ancak artık levhaların çoğunda Latince yazılışı da eklenmiş. Metroda durak isimleri Kil alfabesinin hemen altında Latince isimleri de yazıyor. Elinizde de harita varsa rahatlıkla yolunuzu bulursunuz.
Araba trafiği sıkışık fakat yayalar öncelikli ve bu istisnasız. Biz bir ana caddede durmaz bu arabalar ama deneyelim deyip yaya geçidinde yola atladık ve adamlar tak diye durdu; ne bir tanesi kafayı uzatıp bir şey dedi ne de biri kornaya bastı, biz geçene kadar bizi beklediler. Kimsenin yaya geçidi biraz ötede veya alt geçide de şimdi kim inip çıkacak deyip kullanmamazlık yapıp yola atladığını görmedim, herkes gayet trafik kurallarına riayet edip yaya geçitlerini ve alt geçitleri kullanıyorlar. Hatta alt geçitler ısınmak için iyi bir sığınak.
Öyle filmlerde gösterildiği gibi etrafı şişman sarhoş adamlar doldurmuş değil. Birkaç tane sarhoş gördüm sadece, ve onlar da etrafı dağıtmıyordu. 
Evet, her iki şehir de gerçekten soğuk -özellikle St. Petersburg-, ancak metro istasyonları ısınmak için büyük bir sığınak. Şehrin resimlerinde fabrika bacası gibi yapılar görürsünüz. Onlar, metroya girerken geçmeniz gereken iki kapı arasındaki 1 metrelik alanda havalandırmadan basılan sıcak havayı sağlıyorlar. Özellikle Moskova Metrosu, anlatıldığı kadar dillere destan. Her istasyonu ayrı bir sanatçı tasarlamış ve dolayısıyla her istasyonun da ayrı bir hikayesi ve ayrı bir mimari güzelliği var. Vakti zamanında yöneticiler Moskova Metrosu'nun aydınlanmanın, bilginin ve gelişimin sembolü olmasını istemişler. Ayrıca öyle komplike ve karışık bir metro sistemi de yok, çözmek gayet basit. Adamlar basitleştirmek için de ellerinden geleni yapmışlar. Gidiş yönün duraklarını erkek anons ediyor, dönüşü de kadın. İniş ve binişler hep aynı taraftan. Aktarma yapmak için ücret ödemiyorsunuz, metro istasyonu içinde geçiş var, gideceğiniz yönü gösteren hem Kil alfabesiyle hem Latin alfabesiyle yere yapıştırılmış ve tavana asılı levhalar var. Her istasyonda sağdan ve soldan gelecek metronun hangi duraklara gideceğini gösteren de hem Kil hem Latin alfabesinde levhalar var. Ayrıca metronun yolu üzerinde de o yönde uğrayacağı durakların isimleri listelenmiş.
Gitmeden önce her şehrin metro hattı için Metropolitan, şehirde görülecek yerler için ise Triposo uygulamasını indirirseniz çok işinize yarar. Bayağı kullanışlı uygulamalar. Gitmeden Triposo'dan şehirlerin bilgilerini imdirmeyi de unutmayın.
Her iki şehirde de görmeniz gereken çok eser var. Moskova'da Komünizm dönemi eserler hala büyük bir özenle korunuyor ve göğüslerini gere gere de bununla övünüyorlar gibi. St. Petersburg'da da Çar dönemi eserler korunmuş halde. Komünizm döneminde harap edilen kiliseler yıllarca süren restorasyon çalışmaları sonrası tekrardan şehirlere kazandırılmış. Şehirlerde nefes alacağınız yıllardır korunmuş parklar var. En çok karşılaşacağınız yüksek binalar Seven Sisters diye geçen Stalin döneminde yapılmış yapılar. Gökdelenler şehre dağılmış halde değil, bir bölgede toplanmış. Betonlaştırma çabalaması yok. Yine görüyoruz ki yüksek binalar refah ve huzur getirmiyor, toplumun akıl ve ruh sağlığını düzeltmiyor. 
Herşeyiyle gidip gezmenizi ve görmenizi öneririm. Belki St. Petersburg'a birden fazla kez gidilebilir fakat bir kere Moskova ve St. Petersburg'a gitmek gerekir.

Moskova











Saint Petersburg








Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dostoyevski -İnsancıklar

Rainer Maria Rilke - Dua Saatleri Kitabı/Duino Ağıtları/Bütün Şiirlerinden Seçmeler/Malte Laurids Brigge'nin Notları + Cahit Zarifoğlu - Rilke'nin Romanında Motifler

Ahmet Erhan - Alacakaranlıktaki Ülke/Ölüm Nedeni Bilinmiyor/Ne Balık Ne De Kuş