Ulucanlar Cezaevi


Dar bir geçitte alçak bir tavan sizi karşılıyor. Kafanızı eğerken kulağınıza ulaşan müziğin mısraları ile diken diken oluyorsunuz. Ardından uzun bir koridor. Köşelerde asker kıyafetli mankenler. Ve burnunuza direk çarpan lağım kokusu. Yapay da olsa sanki seni içeri almışlar hissiyle insanı yüreğini ürküten korku ve geçmişte geçenleri düşünerek yüreğe düşen hüzün, kalbinizi sıkıştırmaya başlıyor.
Koridorun solunda yer alan koğuşlarda dışarı açılan pencerelerden içeri güneş sızıyor; yüreğinizi içerisinde ümit kırıntısı bırakarak öldürmek istercesine.
Koridor sonrasında bi daha koridor. Ve koridorlar... adı da Adnan Menderes Bulvarı!
Hilton 9. ve 10. koğuşlar: Osman Bölükbaşı için özel yapılmış. Sonrasında bu koğuşlar ülkenin ünlülerinin kaldığı uğrak yer olmuş. Adı Hilton, çünkü Ankara'nın güzel manzarasını gören penceresi var. Ve buradakiler burada ölmüyor.
Ceza kesinleşene kadar kalınan yerin adı: müşahade odaları, nağm-ı diğer tecritler. Kapkaranlık hücreler, ufacık delikten zorlarcasına sızan bir ışık, koridorda yankılanan diğer hücrelerden yükselen "ben suçsuzum" yakarışları, eğilerek koridora bakabileceğiniz bir hücre penceresi... Herkes de "Gardiyan, aç kapıyı!" diye bağırıyor. Hücrenizde tek yoldaşınız fareler ve ayağınıza takılı kapkalın pragmalar; kıstırılmışsınız da yetmemiş gibi. Dikkatimi hücrelerin hepsinin tavanının sağında yer alan üst katın lağım borusu çekti. Acaba tavan o zaman da bugünkü kadar temiz mi idi, hücreler gibi? Koridorun sonundaki hücreye girip tahta yatağın sert üzerine sessizce büzülerek bağrışların yükseldiği koridora kulak veriniz. O günleri azıcık hissedeceksiniz.
Mutfak eşyaları; içeridekiler gibi hepsi anandolunun bir yerinden kopup gelmiş gibi...
Koğuşlardan birinin duvarında yazılı;
"Ölüm dediğin zavallı bir böcektir. 1 yıl 3 ay 15 gün."
20-25li yaşlarında bıyığı terlememiş delikanlılar. Deniz Gezmiş idam edildiğinde benim yaşımdaydı.

Koğuşlarda ranzalara asılan kısa biyografilerden aklımda kalan isimler;
İskilipli Atıf Hoca
Osman Yüksel Serdengeçti
Necip Fazıl Kısakürek
Said Özdemir
Mustafa İslamoğlu
Oral Çalışlar
Deniz Gezmiş
Yusuf Aslan
Hüseyin İnan
Mustafa Pehlivanoğlu
Erdal Eren
Nazım Hikmet
Yılmaz Güney
Ramiz Olgun
Sırrı Süreyya Önder
Bülent Ecevit
Muhsin Yazıcıoğlu

Ve hepsi aynı yerde asılıyor;
İskilipli Atıf Hoca
Deniz Gezmiş
Mustafa Pehlivanoğlu
Talat Aydemir
Erdal Eren

Ben bu geziye "kısa bir cumhuriyet tarihine film şeridinde yolculuk" dedim. Ve bu filmden çıkan mesaj:
Hepsi beraber bir Anadolu idi. Ve hepsi burada beraberdi.

Anlatılamayacak çok şey var görmeniz gereken...

Gidiş:
1. Milli Kütüphane önünden geçen Dikimevi-SSK minibüslerinin son durağından sonra 1-2 dk yürüme mesafesi kalır.
2. EGO Ulus otobüslerinin eski TBMM'ye gelmeden önceki durağında inin. Sonrasında A.Paşa minibüslerine binin, şöföre söylerseniz 2-3 dk yürüme mesafesinde sizi indirir.

Giriş: Öğrenci 2TL.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dostoyevski -İnsancıklar

Rainer Maria Rilke - Dua Saatleri Kitabı/Duino Ağıtları/Bütün Şiirlerinden Seçmeler/Malte Laurids Brigge'nin Notları + Cahit Zarifoğlu - Rilke'nin Romanında Motifler

Ahmet Erhan - Alacakaranlıktaki Ülke/Ölüm Nedeni Bilinmiyor/Ne Balık Ne De Kuş