Anurag Basu- Barfi!

Bir süredir etrafımda adını duyup duruyordum ve izlemeye karar verdim. Bollywood'un bütün özellikleri Barfi!'ye de sinmiştir; danslarıyla, müzikleriyle, neşesiyle, esprileriyle ve hayata bakışıyla. Diğer Bollywood yapımlarından ayıran yönü, sinema dünyasının ünlü eserlerinden çalıntılar yapmasıdır. Awara'yı Charlie Chaplin ile Amelie potasında eritseydik sanırım karşımıza böyle birşey çıkardı. Ki ana karakterimizi oynayan Ranbir Kapoor, Awara'nın ana karakteri Raj Kapoor'un torunudur.

Kısaca: "love needs no words". Adını radyo markasından alan -fakat Murhpy'nin söylerken zor olmasından dolayı evrildiği- ve doğduktan sonra annesi elektrik çarpmasından ölen doğuştan sağır ve dilsiz Barfi'yi şoförlük yapan babası büyütür. Ve günün birinde Barfi, şehre yeni gelmiş nişanlı Shruti Ghosh ile karşılaşır. İkili arasında dostluk başlar. Ancak kalbini değil annesini dinleyen Shruti, şehri terkeder. Shruti terkederken şehre, eski sakinlerinden otistik olan Jhilmil Chatterjee gelir. Babasını ameliyat ettirebilmek için Barfi, Jhilmil'i kaçırır fakat zamanında yetişemez. Bunun üzerine Barfi, kendisinden ayrılmayan Jhilmil ile mutlu şekilde yaşamaya başlar ancak altı yıl sonra Shruti ile tekrar karşılaşınca işler aşk üçgenine döner. Fakat mesele şudur ki bedensel/zihinsel engel aşk için engel sayılmaz.

Film, neşeli olduğu kadar duygusal, güldürdüğü kadar insana dudağını ısırtan bir eserdir. Bol bol taklit sahneler vardır:


Fakat taklit sahneler olduğu kadar orijinal sahneler de vardır:


Bir diğeri ise Barfi'nin testidir ki insanı gerçekten derinden etkileyen sahnelerdir:


Filmin müziklerine ayrı bir parantez açmak gerekir. Özellikle Amelie'deki müzikleri sevdiyseniz o zaman Yann Tiersen'i seviyorsunuz demektir. Ve eğer Yann Tiersen dinliyorsanız bu filmin müziklerini de bir ayrı seveceksiniz:

Karakterler, gerçekten rollerini hissederek oynamışlar. Jhilmil Chatterjee rolünü oynayan Priyanka Chopra, oynanabilecek en zor rollerden birinin üstesinden gelebilmeyi başarmış. Ve Barfi rolünde Ranbir Kapoor için birşey demeye gerek yok, sırf rolünü ne kadar iyi oynadığını görmek için bu film izlenir.

Böyle filmler izlenmelidir çünkü insana yaşama sevinci veriyorlar. Aslında etrafımızdaki onca olanlardan veya küçük şeylerden mutlu olabileceğimizi gösteriyor. Çoğunluğumuz Barfi'nin hayatının -ne duyabiliyor ne konuşabiliyor- sıkıcı olacağını düşünürken Barfi, herşeye sahip insanlardan daha mutlu şekilde karşımıza çıkıyor. Filmin dili çok basit; vermek istediği mesajı ve düşünceyi yalın bir biçimde anlatıyor, felsefesini yapmaya kalkışmamış. Elbette ki olaylara tek açıdan bakıyor, fikri dünyadaki çarpışmaları perdeye aksettirmiyor. Bence bu yönüyle eksik sayılmaz, çünkü bizim mutlu şeyler de görmeye ihtiyacımız var. Bir daha izlenecek film değildir fakat izlenecek bir filmdir; 7/10.

Yorumlar

  1. Bende iki gün önce izledim.Çok başarılı bir film.Hindistan sineması bazı değerlerin altını çizmeyi çok iyi biliyor :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

teşekkürler, thanks, danke, gracias :)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dostoyevski -İnsancıklar

Rainer Maria Rilke - Dua Saatleri Kitabı/Duino Ağıtları/Bütün Şiirlerinden Seçmeler/Malte Laurids Brigge'nin Notları + Cahit Zarifoğlu - Rilke'nin Romanında Motifler

Ahmet Erhan - Alacakaranlıktaki Ülke/Ölüm Nedeni Bilinmiyor/Ne Balık Ne De Kuş