Michael Haneke- Amour
Amour, yani aşk. Fakat siz adının aşk olduğuna bakmayın, en vurucu sahnesinde ölüm var. Seksenli yaşlarda bir çiftin son günlerinin dramını anlatıyor. Ve bu yaşlarında dahi bu iki çifti bir arada tutan bağ ise aşktır; belki de ilk günkü kadar safiyane, ilk günkü kadar fedakar ve ilk günkü kadar aşık.
Film, itfaiyecilerin kapıyı zorla açmalarıyla başlar ve yatakta başının etrafına çiçekler serpiştirilmiş halde yaşlı bir bayan yatmaktadır. Anne ve Georges, müzik öğretmenliğinden emekli bir çift. Ve yurt dışında kocasıyla turlayan bir de kızları vardır. Bir gün konser sonrası Anne'nin sağ tarafına felç iner. Ve sonrasında ameliyat olur. Fakat işler daha da kötüye gider. Gün geçtikçe Anne kötü olur. Anne, gururludur ve insanların o halde onu görmesini ve kahrını çekmelerini istememektedir çünkü onların da uzun bir hayatları vardır. Ve Anne, artık ölmek için yemek yemeyi ve su içmeyi reddetmektedir. Kızları biri sürpriz olmak üzere üç defa ziyarete gelir. (Bir sahneyi burada atlıyorum.) Ve son ziyaretinde bütün kapıları açık bomboş bir ev ile karşılaşır, gider babasıyla konuşurken babasının oturduğu koltuğa oturur.
Yönetmen, kendi ailesinde olan gerçek olaylardan esinlenerek filmi çekmiş; onun en fazla ilgisini çeken soru ise: "How to manage the suffering of someone you love?" (1). İlgimi çeken bir nokta ise; Amour'da Anne bir öğrencisini desteklemiştir ve artık o turnelere çıkan bir sanatçıdır. Bu filmin yönetmeninin bir de "The Piano Teacher" adında bir piyano öğretmeni ile öğrencisi arasındaki sadomazoşist ilişkiyi ele alan filmi varmış (1). Ayrıca yönetmenin diğer filmlerindeki gibi burada da kuşaklar arası çatışma varmış. Burada yönetmenle çok güzel bir röportaj yapılmış, filmin öncesi ve filmdeki bazı sahnelerle alakalı daha fazla detay bulabilirsiniz. Eleştirilerden birisi filmi güzel özetlemiş: "Amour is devastatingly original and unflinching in the way it examines the effect of love on death, and vice versa."(2).
Bundan önce izlediğim en son Fransız filmi Intouchables'dı. Orada da bakıma muhtaç birisi vardı. Aynı olan; her ikisindeki hasta, karşı tarafın tavırlarından rahatsız olmaktadır. Farklı olan; birisinde acımalarından diğerinde ise sıkıntı vermesinden dolayı rahatsızdırlar ve bu rahatsızlıklarına çözüm tercihleri farklıdır: birisi mükemmel bir arkadaşla yaşamaya devam eder, bir diğeri sevdiğini teşvik ederek ellerinde ölmeyi tercih eder.
Anne: Kimse cenazene gelmese ne derdin?
Georges: Hiçbir şey, herhalde.
Anne: Çok güzel.
Georges: Ne?
Anne: Hayat. Upuzun. Uzun bir hayat.
Güvercin sahnesi 12 defa çekilmiş; Jean-Louis Trintignant (Georges)'a göre bu sahnenin bu kadar çok çekilmesinin esas sebeplerinden biri, Michael Haneke (yönetmen)'nin sürekli hayvanı yönlendirmeye çalışması imiş (3).
(1) http://blogs.villagevoice.com/runninscared/2012/12/michael_haneke.php
(1) http://blogs.villagevoice.com/runninscared/2012/12/michael_haneke.php
Yorumlar
Yorum Gönder
teşekkürler, thanks, danke, gracias :)