Bir Devr-i Diyar: İtalya/1.Gün

23 Nisan Salı'ya denk gelince Pazartesi  günü çoğu çalışan izin alacağından şirket, idari izinden kullandırmayı uygulayarak Pazartesi gününü tüm çalışanına izinli yaptı. Eğer biz de Çarşamba, Perşembe ve Cuma günü için izin alırsak iki haftasonunu katınca toplam dokuz günlük bir tatil oluyordu. Ve ben, ilk yılım olması dolayısıyla Eylül'ün sonuna kadar yıllık izin alamayacağım. Fırsat bu fırsat diyerek mazeret iznini zar zor aldım. 10 Nisan günü gerekli belgeleri aracı kurum olan iData'ya teslim ettim. 19 Nisan günü vizeyi aldım ve akşamına da 20 Nisan günü İstanbul'dan Torino'ya 28 Nisan günü Napoli'den İstanbul'a biletlerimi aldım. Gece otobüsü ile Ankara'dan İstanbul'a geldim ve iki saat dinlenmenin ardından havaalanına gitmek için yola koyuldum. 11'de Napoli'ye uçtuk. Üç kişiydik; ben ve liseden iki arkadaşım.

15 Mart'da SAP Forum için İstanbul'a gelmiştim. Gelmiş iken haftasonunu da İstanbul'da geçirmeye karar verdim. Ve arkadaşlarla buluştuk. Muhabbet gezmeye gelmişti. Ve bir yerlere gidelim dedik. Önce Prag, Viyana falan, sonra İtalya da olabilir dedik. Ancak iş ciddiye binmeden ben Ankara'ya geçmiştim. Sonrasında Facebook üzerinde mesajlaşmalar sonunda iş ciddiye bindi. Fakat gerek benim Ankara'da olmam gerekse herkesin işi olmasından dolayı çok da plan yapamadık. Yapabildiğimiz plan: araba kiralayacağız, ilk gece Milano'da, sonrasında Venedikte kalacağız ve bu yüzden bu iki yerde rezervasyon yaptırmalıyız, Milano'dan başlayarak Napoli'ye ineceğiz.

Milano
11 uçağı ile Torino'ya indik. Havaalanından arabamızı kiraladık, GPS'imizi aldık ve Milano'ya doğru yola koyulduk. Yaklaşık üç saat sonra Milano'da otelimizdeydik. Biraz dinlenmenin ardından şehir merkezinin ve tramvayın kaldığımız otele yakın olması sebebiyle tramvay bileti alarak şehir merkezine doğru yola koyulduk. Yolumuz göçmenlerin yaşadığı yerlerden geçiyordu. Ve şehir merkezine yaklaştıkça sokaklar daha temiz oluyor, duvarlardaki grafitler azalıyordu.

İtalya'da her şehrin katedraline Duomo deniliyor ve bu Duomo'lar şehrin merkezinde bulunuyorlardı. Resimdeki de Milano şehrinin Duomo'sudur.

Biz kapısına vardığımızda ziyaretçi saati bitmiş ve rütbeli bir İtalyan asker bize "Closed" vari sözler sarf ediyordu. Girmekten ümidi kesmiştik ama yine de denemek için diğer kapıya yöneldiğimizde kapıdaki asker hızlıca içeri girmemize izin verdi. Katedralin içinde cam fanuslarda eski ruhani liderlerinin cesetleri vardı. Resimdeki Andrea Carlo Ferrari'nin cesedidir:
Biz katedrale girdiğimizde hayatımda gördüğüm en görkemli ayin vardı. Otelde yaptığımız araştırmaya göre ayini yöneten bu seneki Papa seçimlerinde aday olan Milano piskoposu Angelo Scola idi.
Şehirde başka bizim Kapalıçarşı'nın daha modern şekli olan Galleria Vittorio Emanuele II adında bir çarşısı, Sforza kalesi, Da Vinci'nin heykeli ve çeşitli anıtlar var idi. Fakat umduğumuzdan çok daha az görülecek yer var. Bir günün yarısı fazlasıyla yeterliydi. Unutmadan, dondurması denemeye değer.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dostoyevski -İnsancıklar

Rainer Maria Rilke - Dua Saatleri Kitabı/Duino Ağıtları/Bütün Şiirlerinden Seçmeler/Malte Laurids Brigge'nin Notları + Cahit Zarifoğlu - Rilke'nin Romanında Motifler

Ahmet Erhan - Alacakaranlıktaki Ülke/Ölüm Nedeni Bilinmiyor/Ne Balık Ne De Kuş