Albert Camus- Mutlu Ölüm/Tersi Ve Yüzü

Kendisini herhangi bir felsefi akımla ilişkilendirmese de absürdizmin öncülerinden kabul edilen Cezayir asıllı Fransız yazar Albert Camus'un ilk iki göz ağrısı: Mutlu Ölüm ve Tersi ve Yüzü.

Mutlu Ölüm

"Mutlu olmak için zaman gerekir, bol zaman. Mutluluk da uzun bir sabırdır. Ve zaman, bizden zamanı çalan para gereksinimi demektir. Zaman satın alınır. Her şey satın alınır. Zengin olmak, hak edildiğinde, mutlu olmak için zamana sahip olmaktır."
Albert Camus'un yazdığı ilk eser olmasına rağmen düzenlemek için üzerinde harcadığı çabalar sonrası istediği kıvama getiremeyince yayımlamamaya karar verdiği ve ancak ölümünden sonra basılabilen Mutlu Ölüm, yazarın yaşadığı gerçekliğin izdüşümü -Cezayir'de çalışması, tüberkulozdan acı çekmesi ve Avrupa'ya yolculuğu- olan ve günlük-vari anlatıma sahip hikayelerden oluşan kısa bir roman. Hikayelerde yazarın hem iç dünyası hem de dış dünyada yaşadıklarından kendisini en çok etkilediğini düşündüğü olaylarla ilgili fikirleri hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Birçok yazarın ilk eserinde olduğu gibi Mutlu Ölüm, Camus'un sonrasında vereceği eserleriyle inşa ettiği fikir dünyasının belkemiğidir:
"...Mutlu Ölüm'ün krizalitinde Yabancı'nın larvası biçimleniyordu." Jean Sarocchi
Hikayeler sonrası akılda kalan kelimeleri bir araya getirince -yaşam, sakatlık, başkaldırış, intihar, yabancılık, yalnızlık, ölüm- yazarın fikir dünyasının anatomisi rahatlıkla ortaya çıkıyor. Hatta ileriki zamanlarda yazacağı eserlerinin birçoğunun ismini de tahmin etmiş oluyorsunuz.
Albert Camus, kitabı ilk yazdığında üç kısma ayırır fakat daha sonra ikiye indirir: Doğal Ölüm ve Bilinçli Ölüm. Her iki kısmın bitiminde bir ölüm yer alır: ilkinde bir intihar, ikincisinde ise doğal bir ölüm. Tabi, kısım isimleriyle kısım sonu ölüm şekillerini yanyana getirince, tuhaf bir anlam karmaşası varmış gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Ancak yazarın diğer eserlerini de elde edebilen okuyucu, aşinalık kazanınca şaşkınlığından geriye birşey kalmıyor. Eserde hikayelerin birbiri ardına düzenli şekilde ilerlemesi ve gelişmesi söz konusu değildir. Zaten yazarı da hikayeleri yazdıktan sonra bir düzene koymakta zorlanır çünkü hikayeler birbirleriyle uyumlu değildir, olay kurgusu iyi örülmemiştir. Fakat kitap, romancıdan dolayı değil yazarının özelliklerini ortaya koyduğu için değerlidir. Yazarın, okuyucusuna iletmek istediği mesajdan dolayı kıymetlidir. Jean Sarocchi'ye göre ise kitabın özeti:
"Nasıl mutlu ölünür? Yani bizzat ölümün bile mutlu olacağı ölçüde mutlu nasıl yaşanır? İyi yaşama ve iyi ölmenin birinci kısmı, para, zaman ve duygusal egemenlik olmadığı için, tersi'dir; ikincisiyse parasal bağımsızlık, zamanı istediğin gibi düzenleme ve kalbin dinginliği sayesinde yüzü'dür."
Yazarın Ağustos 1937 tarihinde kendi aldığı notlarında ise kitabın özetini şöyle yapar:
"Roman: bütünüyle para elde etmeye adayan adam, bunu başarır, mutluluk içinde yaşar ve ölür."
Anekdot olarak belirtelim ki yazarın daha ilk eserinde, hayatında olduğu gibi kadınlarla arası iyi değildir, Sarocchi'nin ifadesiyle:
"Son yazılışta, kadın kahramanların görevlerini yerli yerine oturtmak, izlerini korumak ya da olaya katılışlarını düzenlemek için yazarın harcadığı çaba fark edilir. Sonuç, pek parlak değildir."
Ana kahramanımız, Cezayir'de yaşadığı yoksul hayatında bolca yalnızlık çeken ve bu yüzden yabancılık gören, yaşam ile ölme arasına mutluluğu nasıl sıkıştırabileceği hakkında bolca düşünen Mersault'tur. Zargeus'la tanışması sonrası yollara düşen kahramanımız, Prag ve İtalya'da yaşadığı çeşitli maceralar sonrası tekrardan Cezayir'e döner ve para-mutluluk-ölüm üçgeni içerisinde fikirlerinden bize demetler sunar.
"'...Bir ara serveti dokuz yüz bin franka varmıştı... Ah, ben olsaydım...'
'Ne yapardın,' dedi Emmanuel.
'Küçük bir kulübe satın alırdım, çatının göbeğine biraz ökse sürer ve bir bayrak dikerdim. Böyle, rüzgarın estiği yönü görmek üzere beklerdim.'"
"'Evet,' dedi, 'sonunda hastalığın gelişi birdenbiredir, ama gidişi için zaman gerekir.'"
"...yalnızlık da yoksulluk, korkunç bir yoksulluktu."
"Hafif çökmüş hasır sandalyelerin, sararmış aynalı dolabın ve bir köşesi eksik tuvalet masasının oluşturduğu kötü görünüm, gerçekte var değildi onun için, çünkü alışkanlık her şeyi düzeltip yok etmişti."
"Ama içindeki gerçeği öğrenip emin olma gereksinimi, onuruna düşkünlüğünü unutturuyordu."
"Özgürlük ve bağımsızlık kaygısı, ancak hala umutla yaşayan bir varlıkta duyulur."
"'Beni seviyor musun?' dedi Marthe durduk yerde.
Mersault canlandı birden, kahkahayla güldü.
'İşte çok ciddi bir soru.'
'Yanıt versene.'
'Ama canım, bizim yaşımzıda insan sevmez ki. Karşılıklı hoşlanma vardır, hepsi bu. Daha sonra, yaşlandığımız ve güçsüz düştüğümüzde sevebiliriz. Bizim yaşımızdayken insan sevdiğini sanır. Hepsi bu, daha ne olsun!'"
"Öteki gülümsedi.
'Yoksulsunuz, Mersault. Bıkkınlığınızın yarısı buna dayanıyor. Öteki yarısıysa yoksulluğu saçma bir biçimde kabul etmenize.'"
"Ciddiyetle konuşulmasını sevmiyorum. Çünkü o zaman konuşulabilen tek şey oluyor: yaşamını doğrulama."
"Yalnız zaman gerekiyor mutlu olmak için. Çok zaman. Mutluluk da uzun bir sabırdır zaten. Ve çoğu kez, para aracılığıyla zaman kazanmak gerekirken, yaşamımızı para kazanarak tüketiyoruz."
"Paraya sahip olmak, zamana sahip olmaktır. Bu görüşümde kararlıyım. Zaman satın alınır, her şey satın alınır."
"Yaşamı hiçbir zaman bir sakatın öpücükleriyle kirletmemek gerekir."
"Düşünüyor musunuz Mersault, uygarlığımızın tüm aşalığı ve acımasızlığı, mutlu halkların tarihi olmadığını ileri süren anlamsız bir aksiyomla ortaya konuyor."
"...paraya sahip olmak paradan kurtulmak demektir."
"Kendini sarıp sarmalayan büyük üzüntüyle, Mersault, başkaldırısının, içindeki tek gerçek ve arta kalanınsa yoksullukla gönül hoşluğu olduğunu hissediyordu."
"Gözyaşları patladı. Kurtuluşunun hüzünlü ezgilerinin yüzdüğü büyük bir yalnızlık ve sessizlik gölü genişliyordu içinde."
"Çocuklarım,
Size Viyana'dan yazıyorum. Nasıl olduğunuzu bilmiyorum. Ben yaşamımı gezerek kazanıyorum. Acı bir yürekle pek çok güzel şey gördüm. Burada güzellik yerini uygarlığa bırakmış."
"İnsan insanın gücünü azaltır. Dünyaysa o gücü dipdiri bırakır."
"Düşünceden yoksun güzellikte Tanrısal bir şey vardır."
"İnsanüstü mutluluk bir yana, günlerin eğri çizgisi dışında sonsuzluk diye bir şey görmüyordu. Mutluluk insaniydi, sonsuzluksa gündelik."
"Seçmek gerektiğine, istenilenin yapılması gerektiğine ve mutluluğun koşullarının bulunduğuna inanmak, yanılgıdır küçük Catherine. Önemli olan yalnızca, anlıyorsun ya mutluluk isteğidir, sürekli var olan, kocaman bir tür bilinç."
"Daha uzun ya da kısa süre mutlu yaşanmaz. Mutlu olunur! Bir nokta! Ve ölüm de hiçbir şeyi engellemez- o da bir mutluluk kazasıdır bu durumda."
"Bir hayvan çılgınlığıyla baktığı bu ölümden duyduğu korkunun yaşamdan korkmak anlamına geldiğini anlıyordu. Ölme korkusu, insanın içindeki yaşayan şeye olan sınırsız bağlanmayı açıklıyordu. Yaşamlarını yükseltmek için kararlı davranışlarda bulunmamış olanlar, korkanlar ve güçsüzlüğü yüceltenler, bütün bunlar, ölümden, içine karışmadıkları bir yaşama onun getirdiği yaptırımdan dolayı korkuyorlardı. Hiçbir zaman yaşamadıkları için yeterince yaşamamışlardı. Ve ölüm, boş yere susuzluğunu gidermeye çalışan bir yolcuyu, sonsuzluğa dek sudan yoksun bırakma davranışı gibiydi. Ama ötekiler için, silen, yadsıyan, başkaldırıya olduğu kadar minnete de gülümseyen hoş ve kaçınılmaz davranıştı."

Camus, Albert, "Mutlu Ölüm", Can Sanat Yayınları, Şubat 2014, İstanbul, Çev. Ramis Dara

Tersi Ve Yüzü

"Her sanatçı, benliğinin ta içinde, olduğu ve söylediği şeyi yaşamı boyunca besleyen tek bir kaynak saklar böyle. Kaynak kuruyunca, yapıtın katılaştığı, çatladığı görülür yavaş yavaş. Görünmez akıntının sulamaz olduğu, nankör sanat topraklarıdır bunlar... Bana gelince, kaynağımın Tersi ve Yüzü'de, içinde uzun zaman yaşadığım, anısı beni her sanatçıyı tehdit eden iki tehlikeden, hınçtan ve doygunluktan hala koruyan bu yoksulluk ve ışık dünyasında olduğunu biliyorum."
Albert Camus'un eserinde ifade ettiği gibi, diğer eserlerinin kaynağı Tersi ve Yüzü'dür. Kitap aslında bir derlemedir. Bir kısmında Mutlu Ölüm'de geçen hikayelerin gerçeklerini, yani kendisinin yaşadıklarından bahseder ve bunlar üzerine yorum yapar. Bir kısmında yine hikayeler yazar. Geriye kalan kısmını ise deneme şeklinde yazmıştır. Kitabı her nasıl özetlemek isterseniz isteyin, kaçınamayacağınız iki kelime var: başkaldırı ve basit. Tahsin Yücel'in de yazdığı önsözde ifade ettiği gibi:
"...başkaldırmanın özü somuttur.Camus'de, uyumsuz insan da, Tersi ve Yüzü'nün anlatıcısı gibi, hep somuta bağlanır. Eylemin, erincin hep zamanla, daha doğrusu 'bugünle' sınırlandırılması, niteliğin yerinin niceliğe verilmesi hep somuta bağlılığın sonuçlarıdır. 'Basit' ise 'somut'un temel niteliklerinden biridir."
Tabiiki yine yalnızlık vardır ve ölüm üzerine mülahazalarını okuyacaksınız. Fakat bu sefer Mutlu Ölüm'de hikaye formatındaki mesajın arkasına daha çok sarkacak, daha derine inip köklerine erişebilirsiniz. Önce yaşlı insanlardan başlayacak, ardından lafı söylemek istediklerine getirecektir. Sanırım bu kitaptan sonra fikri olarak artık Albert Camus'un diğer kitaplarını okuyacak fikirsel düzleme erişiyorsunuz. Okuyacaklarınızın ardından daha çok anlam çıkarabilirsiniz.
"Doğal bir ilgisizliği düzeltmek için, sefalete de, güneşe de aynı yakınlıkta bulunan bir noktaya yerleştiirlmiştim. Sefalet güneşin altında ve tarihte her şeyin iyi olduğuna inanmamı önledi; güneş de tarihin her şey olmadığını öğretti bana."
"Şimdi yarın kaygısı duymadan, yani ayrıcalıklı olarak yaşıyorsam da sahip olmasını bilmem. Elimdekilerden, yani hep ben aramadan bana verilmiş olandan hiçbir şey saklayamam. Sanırım, savurganlıktan çok, başka tür bir cimrilikten geliyor bu: varlık fazlalığı başlar başlamaz yok olan özgürlüğün cimrisiyim. Benim için lükslerin en büyüğü bile bir yoklukla birleşmeye hiç ara vermemiştir."
"Kendim için bir kural benimsemişimdir: 'İlkelerini büyük konulara saklamalı insan, küçük şeylerde acıma duygusu yeter.' Ne yazık! İnsan özdeyişleri kendi yaradılışının çukurlarını doldurmak için benimser. Bende, sözünü ettiğim acımanın adı daha çok ilgisizlikti."
"Gerçekten de, insan övmeyi ya da saygı sunmayı bilmeyince, yalnız kendinden kuşku duymasına karşın, kendisini öven kişiyi küçümsediği sanısını uyandırır."
"...toplumun ayırdıklarını yalnızlıklar birleştirir."
"Yalnızlık varsa -benim bilmediğim bir şey bu- bir cennet düşler gibi düşleyebilir insan onu. Herkes gibi ben de düşlerim bazı bazı. Ama iki dingin melek onun eşiğinden hiçbir zaman geçirmedi beni; biri dostun yüzünü gösterir, öbürü düşmanın suratını."
"Ben yalnız şunu belirtmek istiyordum: bu kitaptan bu yana çok yürüdümse de o kadar ilerleyemedim. Çoğu zaman, ilerlediğimi sanırken geriliyordum. Ama sonunda, kusurlarım, bilgisizliklerim ve bağlılıklarım beni hep Tersi ve Yüzü ile açmaya başladığım ve sonradan tüm yazdıklarımda izleri görülen yola, örneğin kimi Cezayir sabahlarında hep aynı hafif sarhoşlukla yürüdüğüm bu eski yola getirdi."
"Bir dil kurma, söylenleri yaşatma yolunda bunca çabaya karşın, bir gün Tersi ve Yüzü'nü yeniden yazmayı başaramazsam, hiçbir şey başaramamış olacağım, işte benim bulanık inancım."
"Yalnız kalmak istemiyordu. Yalnızlığının dehşetini, uzayan uykusuzluğu, Tanrı ile o umut kırıcı baş başalığı duyuyordu şimdiden. Korkuyordu, yalnız insana güveniyordu artık, kendisine ilgi gösteren biricik varlığa bağlanarak elini bırakmıyor, sıkıyor, bu ısrarı doğrulamak için beceriksizce teşekkür ediyordu."
"Dinlenmez olmak; insan yaşlandı mı korkunç olan budur."
"...yarın her şey değişecek, yarın. Birdenbire anlar ki yarın da böyle olacaktır, öbür gün de, tüm öteki günler de. Ve bu çaresiz buluş ezer onu. İşte böyle düşünce öldürür insanı. Bunlara katlanamadığı için öldürür insan kendini ya da, gençse tümceler kurar."
"Ölüm herkesin başında, ama herkesin ölümü kendine göre. Olsun, güneş gene de ısıtıyor kemiklerimizi."
"Kocasını unuttu, ama çocuklarının babasından hala söz eder."
"Ve ben, bu gece, yaşamın belirli bir saydamlığı karşısında hiçbir şeyin önemi kalmadığı için kişinin ölmek isteyebilmesini anlıyorum. Bir insan acı çeker, mutsuzluk üstüne mutsuzluğa uğrar. Katlanır bunlara, yazgısını benimser, iyice yerleşir içine. Saygı görür. Sonra, bir akşam, hiç: bir zamanlar çok sevdiği bir dostuna rastlar. Dostu biraz dalgın konuşur onunla. Eve dönünce, adam kendini öldürür. Sonra gizli dertlerden, bilinmeyen acılardan söz edilir. Hayır. İlle de bir neden gerekirse, dostu kendisiyle dalgın konuştuğu için öldürmüştür adam kendini. Böyle işte, dünyanın derin anlamını duyar gibi olduğum her seferde, onun basitliği şaşırttı hep beni."
"Evet, her şey basit. İnsanlar karıştırıyor işleri. Masal anlatmasınlar bize. Ölüm mahkumu için 'Topluma borcunu ödeyecek', demesinler, 'Kafası kesilecek,' desinler. Hiç önemli değilmiş gibi görünüyor. Ama ufak bir ayrım var arada."
"Sıkılmadığım bir ülke bana hiçbir şey öğretmeyen bir ülkedir. Böyle tümcelerle kendimi güçlendirmeye çalışıyordum."
"Cezayir kentinin dışında,kapıları kara demirden,küçük bir mezarlık vardır.Sonuna kadar gidildi mi,vadi görünür,vadinin ardındada körfez.Denizle birlikte göğüs geçiren bu sunu karşısında uzun uzun düşlere dalınabilir.Ama insan geldiği yoldan geri dönerken 'Tükenmez üzüntüler' diye bir yazı bulur.Bereket versin,idealistler var da her şeyi yoluna koyuyorlar."
"Yaşam kısadır ve insanın zamanını yitirmesi günahtır. Canlı bir insanım, öyle derler. Ama canlı olmak da insanın canlılıkta kendini yitirdiği ölçüde gene zamanını yitirmesidir. Bugün bir duruştur ve yüreğim kendi kendini karşılamaya gidiyor. Gırtlağıma gene bir iç sıkıntısı sarılıyorsa, bu ele gelmez anın parmaklarım arasında cıva incileri gibi kayıp gittiğini duyduğum içindir."
"Büyük yüreklilik, ölüme olduğu gibi ışığada gözlerimizi kırpmadan bakabilmek demektir."

Camus, Albert, "Tersi Ve Yüzü", Can Sanat Yayınları, Şubat 2014, İstanbul, Çev. Tahsin Yücel

resim: http://4.bp.blogspot.com/-PtGp5rbUntU/UWnXbWrWWZI/AAAAAAAAHPQ/UWXSKvI8Fdw/s1600/kafkaokur_albert_camus2.jpg

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dostoyevski -İnsancıklar

Rainer Maria Rilke - Dua Saatleri Kitabı/Duino Ağıtları/Bütün Şiirlerinden Seçmeler/Malte Laurids Brigge'nin Notları + Cahit Zarifoğlu - Rilke'nin Romanında Motifler

Ahmet Erhan - Alacakaranlıktaki Ülke/Ölüm Nedeni Bilinmiyor/Ne Balık Ne De Kuş