Satranç Üzerine


Mirko Czentovic, etrafındakilerinin kafadan özürlü olduğunu ve hiçbir şeye yeteneği olmadığını düşündüğü yetim büyüyen bir çocuktur. Bir rastlantı sonucu satranç oynamadaki kabiliyeti ortaya çıkar ve dünya şampiyonluğuna kadar ilerler. Ancak satranç kabiliyeti üzerine alay edilen bir yeteneksizliği vardr: Czentovic tek bir satranç oyununu bile ezbere –ya da uzmanların dediği gibi “körleme” oynamayı bir türlü beceremiyordu. Savaş meydanını imgelemin sınırsız alanına yerleştirme yeteneğinden tümüyle yoksundu. Altmış dört kareli ve otuz iki taşlı siyah beyaz tahta her zaman elle dokunulur biçimde önünde olmalıydı.” Ve Czentovic ile kitabın anlatıcısının yolu bir gemide kesişir. Dünya satranç şampiyonuyla tanışmak isteyen anlatıcı bir yol arar durur: “Ama yabanhorozunu tuzağa düşürmek için avcının başvurduğu en güvenilir yöntemin, onun çiftleşme ötüşünü taklit etmek olduğu geldi aklıma en sonunda; bir satranç şampiyonunun dikkatini çekmek için, insanın kendisinin satranç oynamasından daha etkili ne olabilirdi ki?” Sonrasında İskoç yol mühendisi ve satranç meraklısı olan McConnor’un ücretini ödemesi sonucu gemideki birkaç kişi Czentovic’e karşı sahne alır. Oyunun en kritik hamlesini yapacak iken Avusturyalı Dr B. ortaya çıkar ve oyun berabere biter. Dr B., önemli belgeleri saklamasından dolayı, insanların hiçliğe itildiği Nazi sorgulama hücrelerine alınır: “Bize hiçbir şey yapmadılar, bizi tümüyle hiçliğin içine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapamaz.” Hücrede çok uzuuun düşünme seanslarına sahip olur: “Ama ne kadar soyut görünürlerse görünsünler, düşünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar; onlar da hiçliğe katlanamaz.” Bir rastlantı sonucu bir satranç kitabı edinir ve kitabı ezberler. Ezberleyecek bir şey kalmayınca her iki taraf da –siyah ve beyaz- kendisi olarak kafasında satranç oynamaya başlar, bir “ben”i, diğer “ben”ini yenmeye çalışır. Bir süre sonra hiçliğe satrançla çare bulmak isterken satranç zehirlenmesi denilebilecek –satranç oynamaya karşı koyamamak- hastalığa kapılır.

Uzun öykünün ana iki karakteri, Czentovic ve Dr.B., birbirine zıt karakterlerdir: birisi yetim ve yokluk içerisinde iken diğeri ise ailesinin yanında ve varlık içinde büyür; birisi çevresiyle iletişim kuramazken diğeri çapı büyük bir çevrede büyür; birisi yeteneksizliğinden dolayı okuyamaz iken diğeri okulunun ardından babasının avukatlık bürosunda çalışmaya başlar. Czentovic, -ortak birçok özellikleriyle- belki bir Hitler’dir. Dr B., ise iki taraf arasında kalmış herhangi birisidir. Fakat her ikisi de rastlantı sonucu satrançtaki kabiliyetini fark eder. Kitabın büyük kısmı, satrançta olan siyah ve beyaz gibi iki taraf arasında kalma üzerinedir. Bir tahta, insanın kendi benliği, üzerinde siyah ve beyaz olmak üzere iki farklı taraf –iyi ve kötü, söylemek ve susmak, kabul etmek ve reddetmek vs vs. gibi insanın aralarında kaldığı birbirine zıt olan iki taraflı düşünce safları- hareketlerini yapmaktadır fakat oyunun sonunda ya bir taraf kazanacak veya beraber bitecektir.

Stefan Zweig; karakter sahibi olmak, hiçlik ve düşünme, üç konu arasında roman kadar uzun soluklu ve gerilimli kısa bir öykü örer. Yalın ve hızlı anlatımdan dolayı okuyucu, bir solukta kitabı bitirmeye çalışmaktadır. Kitabın arka kapağı kapatıldığında insan, kendi benliğinde oynadığı satrancın titreştiğini hisseder; içimizde bizden bir "ben", yine bizden diğer bir "ben"e karşıdır, bol bol iki düşünce arasında kalmışızdır, iki fikir arasında gidip gelmişizdir; sonuç ise bunalım ve stres olmuştur.

Hiçlik'in, var olmayanın, yokluğun insan üzerinde nasıl bir etkisi olur? Hiçlik, amaçsızlık mıydı? Amaçsızca düşünce, insanı bunalıma mı sokar?...

Zweig, Stefan. "Satranç", Can Yayınları, Ocak 2012, İstanbul. Çevir. Ayça Sabuncuoğlu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dostoyevski -İnsancıklar

Rainer Maria Rilke - Dua Saatleri Kitabı/Duino Ağıtları/Bütün Şiirlerinden Seçmeler/Malte Laurids Brigge'nin Notları + Cahit Zarifoğlu - Rilke'nin Romanında Motifler

Ahmet Erhan - Alacakaranlıktaki Ülke/Ölüm Nedeni Bilinmiyor/Ne Balık Ne De Kuş