Ang Lee- Life of Pi



Kahramanımızın adı Pi, belki de Robert Ebert'in dediği gibi: "If Pi is a limitless number, that is the perfect name for a boy who seems to accept no limitations."(1) Ve adından da anlaşılacağı şekilde, film Pi'nin hayatı; aynen posterde yazdığı gibi: "a journey of a lifetime"(2) Fakat aslında bu hayat metaforlara bezenmiş şekilde dini sorgulamaktadır. Ekşide our boys didint du dort nickli yazar bunu mantıksal özetlemiş, büyük bir kısmını aynen alıyorum:
"bu film iki ana metafor üzerinden değerlendirilmeli: kaplan ve ada. diğer bütün metaforlar bu ikisiyle bağlantılı olarak değerlendirilmeli çünkü hikayenin temelinde yatan diyalektiğin iki ana öğresi kaplan ve ada.
1- kaplan
...kaplan ihtiyaç durumunda ortaya çıkan realistik düşünceyi ve mantığı, dünyeviliği, hayatta kalıcı, vahşi avcı güdüsünü, ve hırsını temsil ediyor. zor durumda onun ihtiyaçlarını beslemek seni hayatta tutar, ama bu hırsa ve açlığa kendini fazla kaptırırsan seni bitirir, çünkü oyun arkadaşın değildir, sonuçta vahşi bir varlık o. barışçıl ve vejetaryen pi'nin içindeki savaşçı etobur şeklinde bir dilemma oluşturuluyor. burada pi'nin babasının "hiçbir şeye körü körüne bağlanma" öğüdünü hatırlıyoruz. pi eline fırsat geçmesine rağmen kaplanı öldürmüyor, "aynı kayıktaysak geçinmek durumundayız"ı kabul etmek durumunda kalıyor. çünkü filmin sonunda "aşçı kötü bir adamdı ve benim içimdeki kötülüğü ortaya çıkardı" demesinden de anladığımız üzere pi, zor şartlar altında zorunlu olarak ortaya çıkan vahşiliğinin işlediği cinayetin suçluluğunu ve sorumluluğunu taşımak, yani kaplanla aynı kayıkta seyretmek zorunda. zaten kaplanın ortaya çıkması, pi'nin kayıktaki sırtlanın şerrine tahammül sınırına geldiği anda oluyor. ortadan kaybolması da medeniyete ayak basmasıyla. kaplanın ortaya çıkışında da önemli nokta adaletsizlik kavramı. masum ve zararsız orangutanın sırtlan tarafından öldürülmesi (insan toplumunda masum birinin cinayete veya savaşa kurban gitmesi), bu duruma müdahale etmeyen tanrının yokluğunda bireyin adaleti kendisinin uygulama dürtüsüyle saldırganlaşmasını doğuruyor. bu açıdan bakılırsa kaplan ile modern toplumda adalet ve savunma algısı arasında da bir bağlantı kurulabilir. değilse bir kaplan zebra ve orangutan dururken neden sırtlana saldırsın? son fırtınadaki isyan ise bence hikayenin en önemli noktalarından. o noktaya kadar pi tanrıya(tanrılara) inancını ne olursa olsun yitirmiyor, ailesini, hayatını kaybediyor, her türlü sınanmadan geçiyor, okyanusun ortasında kayıp şekilde dolaşıyor ve bunların hepsine göğüs geriyor ama kaplanın korkutulması, ki aslında hayatını tehdit eden bir varlık, yani en temel değeri olan yaşama güdüsünün baskılanması, sınanmasının hayatta kalma güdüsünü bile sarsacak noktaya gelmesi en çok gururuna dokunan oluyor ve tam bu noktada, "onu niye korkutuyorsun?" diyerek, "her şeyimi aldın, onu da mı istiyorsun?" diyerek isyan ediyor. ve kaplan karaya ulaşıldığında arkasına bakmıyor. çünkü vahşi bir varlık ve pi'nin insansı bir vedalaşma isteğine cevap veremez. o senin oyun arkadaşın değil, ondan şefkat beklersen hayal kırıklığına uğrarsın.
2- ada
"ada anneyi temsil ediyor, diş de annenin dişi" yorumuna da katılmıyorum. "kimsenin görmediği" ada dini simgeliyor, kimsenin gözüyle kanıtlarını görmediği dinin verdiği aldatıcı huzuru. sınırsız okyanuslardan gelen pi, sınırları belli iki kulaçlık bir havuzda yüzmeye can atıyor nedense. sınırlı bilginin verdiği teselliyi ve içine kapanıklığı sınırsız bilgisizliğin açıklığına ve gerçekliğine tercih ediyor. mirketler ise dine kendini kaptırmış kitleleri temsil ediyor. sürü halinde hareket ediyorlar, kötü niyetli değiller ama adanın yani dinin kendilerine vaatlerine kendilerini öyle kaptırıyorlar ki dış dünyanın tehlikelerine duyarsızlaşıyorlar, mesela kendilerini yiyen koca kaplandan kaçmıyorlar. burada da pi'nin babasının öğüdünü bu sefer din açısından hatırlıyoruz. dolayısıyla kaplan imgesiyle mantığa ve hırsa, ada imgesiyle de dine kendimizi kaptırırsak ne olacağı gösterilmiş oluyor ve denge sağlanıyor. pi de bunu adada gece olması ve dinin karanlık yüzünü görmesiyle farkediyor. bulduğu dişin kimin olduğu o kadar önemli değil burada, sadece "sonum böyle olabilir" uyanışını ifade ediyor. kaplan, yani kendini düşünen ve hayatta kalmaya koşullanmış avcı doğal olarak gece adaya ayak basmıyor. pi ise "adada kalsaydım kaybolup unutulup gidecektim" diyor. burada dikkat edilmesi gereken şey ise pi'nin okyanuslarda belirsiz bir şekilde aç susuz seyretmeyi değil, aksine "kimsenin görmediği" adada kalıp yaşayıp ölmeyi "kaybolmuşluk, yalnızlık ve unutulmuşluk" olarak nitelemesi. adadan ayrılırken "richard parker'ı almadan gidemezdim, bu onu öldürmek anlamına gelirdi" diyor. kaplan mutlu mesut mirketlerle beslenip, mirketler gibi gece ağaca tırmanıp adanın etoburluğundan pekala kaçacabilecekken neden adada kalmak ölümü anlamına gelsin? çünkü kaplanı adada bırakmak demek, mantığı tamamen dine teslim etmek anlamına geliyor, bu da mantığın sonu demek. 
ada=din metaforu da pi'nin " doğa kitaplarında o adayla ilgili bir şey bulamazsın" demesiyle destekleniyor. çünkü ada, bilimin konusu değil. zaten sigortacıların da, hikayeyi dinleyen yazarın da butun hikaye içinde inanmakta en zorluk çektikleri, en "hadi canım, yok artık" dedikleri kısım ada oluyor. kimse " bir kaplanla okyanusta haftalarca dolaşmak mı? hadi canım sen de" demiyor ama ada kısmı mantığı aşıyor, dinin mantığın dışında kalması gibi. ama yine de ada, yani din, pi'nin artık kaplanın başını kucağına alıp "ölüyoruz" dediği, umudunu kaybettiği anda ona verdiği anlık huzurla yolculuğuna devam etmesi için güç almasını sağlıyor. tanrı olsa da olmasa da, bir dine inanmanın insana umudunu kaybetmemesini sağlayabildiği gibi."(3)

Tabi bu metafor karşısında filmin sonundaki sahne vurucu oluyor:
"Adult Pi Patel: So which story do you prefer?
Writer: The one with the tiger. That's the better story.
Adult Pi Patel: Thank you. And so it goes with God.
Writer: [smiles] It's an amazing story."(4)

Filmden alıntı:
Pi Patel: Faith is a house with many rooms.
Writer: But no room for doubt?
Pi Patel: Oh plenty, on every floor. Doubt is useful, it keeps faith a living thing. After all, you cannot know the strength of your faith until it is tested.

(1) http://www.rogerebert.com/reviews/life-of-pi-2012
(2) http://upload.wikimedia.org/wikipedia/en/thumb/5/57/Life_of_Pi_2012_Poster.jpg/220px-Life_of_Pi_2012_Poster.jpg
(3) https://eksisozluk.com/entry/34062616
(4) http://www.imdb.com/title/tt0454876/quotes?item=qt1824260

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dostoyevski -İnsancıklar

Rainer Maria Rilke - Dua Saatleri Kitabı/Duino Ağıtları/Bütün Şiirlerinden Seçmeler/Malte Laurids Brigge'nin Notları + Cahit Zarifoğlu - Rilke'nin Romanında Motifler

Ahmet Erhan - Alacakaranlıktaki Ülke/Ölüm Nedeni Bilinmiyor/Ne Balık Ne De Kuş